hoPPaLApaSam
06ofkalfasi
Empyrean Lordları arasında bizimle , halkla , en çok konuşan Ariel idi. Atreia’daki ilk günlerinden birinde Aion’un Kulesi’nden inip bizimle kamp ateşimizin etrafında konuşmuştu. Sabırlı ve ilgiliydi ve duymak isteyeceğimiz şeyler söylemişti bize. Güçlü ve korkutucu Balaurlar Aetheric Kalkan’ın sınırlarını geçmeye cüret edemiyorlardı. Uzun yıllar ardından ilk defa güvendeydik. Bu dişi figürün bizi mutluluk ve rahatlıktan göz yaşları dökerken mutlulukla izlemesini tasvir eden taş oynası hala durur.
Şimdi Ariel hakkında konuşuyorum çünkü , Lord Israphel’in beklenmedik ve akıllıca teklifini ilk kabul eden , barışın tek çözüm olduğunu düşünen oydu. Zaferin , ki öyle bir şeyin olabileceği tartışılır , bile bize çok hasar vereceğini fark edecek öngörü ye sahip olan , diğer Empyrean Lordlarıyla yüzleşip savaş arzularını kınayan da Ariel idi.
Bin yıldır süren savaşın binlerce yıl daha sürebileceğini söyleyerek Israphel’in görüşünü savundu. Ariel , Israphel’in daha önceden gördüğü gibi , bu yorucu savaşı devam ettirmenin bize sadece insanlarımızın canına değil , bizi Balaurlardan ve hayvanlardan üstün tutan şeyi , insanlığımızı , kaybetmemize sebep olacağını gördü. Israphel’in Balaurlardan herkesten daha çok nefret ettiği bilindik bir şeydi. Eğer o bile barış için bunu aşabiliyorsa herkes de yapabilirdi , hatta yapmalıydı.
Israphel’in duyurusunun ardından Lordların ne konuştuklarının kaydı yok ise de , Ariel ile savaş yanlısı lordların arasında bir tartışma çıktığını biliyorduk. Barış kararına karşı çıkılacağı barizdi , ilk defa birliğimizde taraflar oluşmuştu.
Savaş ve zafer peşinde koşanlar konuştuysalarda , son söz Kule’nin Muhafızlarında , Israphel ve Siel , olacaktı. Lady Ariel ve onun tarafını seçmiş 4 kutsanmış lord saatlerce ikna etmeye çalıştılar , ancan Lady Siel öneriyi kabul edince olay kapanmıştı. Gardiyanlar kararlarını belirtmişlerdi : barış olacaktı.
Atalarımız sevinçliydi. Nasıl olmasınlar ki? Ancak Lord Asphel ve takipçilerinin yersiz öfkesi o kadar gürültülüydü ki. Gecenin karanlıklarına doğru kanat çırparlarken herkes , olaylar yatışınca , geri döneceklerinden emindi. Karar alınmıştı , kimse isyan edemezdi.
Ariel ona inananları bir şarkıyla övdü ve , Aion’a şükürler olsun , sonunda bir umudumuz vardı.
Şimdi Ariel hakkında konuşuyorum çünkü , Lord Israphel’in beklenmedik ve akıllıca teklifini ilk kabul eden , barışın tek çözüm olduğunu düşünen oydu. Zaferin , ki öyle bir şeyin olabileceği tartışılır , bile bize çok hasar vereceğini fark edecek öngörü ye sahip olan , diğer Empyrean Lordlarıyla yüzleşip savaş arzularını kınayan da Ariel idi.
Bin yıldır süren savaşın binlerce yıl daha sürebileceğini söyleyerek Israphel’in görüşünü savundu. Ariel , Israphel’in daha önceden gördüğü gibi , bu yorucu savaşı devam ettirmenin bize sadece insanlarımızın canına değil , bizi Balaurlardan ve hayvanlardan üstün tutan şeyi , insanlığımızı , kaybetmemize sebep olacağını gördü. Israphel’in Balaurlardan herkesten daha çok nefret ettiği bilindik bir şeydi. Eğer o bile barış için bunu aşabiliyorsa herkes de yapabilirdi , hatta yapmalıydı.
Israphel’in duyurusunun ardından Lordların ne konuştuklarının kaydı yok ise de , Ariel ile savaş yanlısı lordların arasında bir tartışma çıktığını biliyorduk. Barış kararına karşı çıkılacağı barizdi , ilk defa birliğimizde taraflar oluşmuştu.
Savaş ve zafer peşinde koşanlar konuştuysalarda , son söz Kule’nin Muhafızlarında , Israphel ve Siel , olacaktı. Lady Ariel ve onun tarafını seçmiş 4 kutsanmış lord saatlerce ikna etmeye çalıştılar , ancan Lady Siel öneriyi kabul edince olay kapanmıştı. Gardiyanlar kararlarını belirtmişlerdi : barış olacaktı.
Atalarımız sevinçliydi. Nasıl olmasınlar ki? Ancak Lord Asphel ve takipçilerinin yersiz öfkesi o kadar gürültülüydü ki. Gecenin karanlıklarına doğru kanat çırparlarken herkes , olaylar yatışınca , geri döneceklerinden emindi. Karar alınmıştı , kimse isyan edemezdi.
Ariel ona inananları bir şarkıyla övdü ve , Aion’a şükürler olsun , sonunda bir umudumuz vardı.