Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

OynFrm Reklam Alani OynFrm Reklam Alani
OynFrm Reklam Alani OynFrm Reklam Alani

AŞKIN YÜZÜ | 7. Bölüm

Çevrimdışı

makochi

03ofkosucusu
Katılım
9 Haz 2014
Mesajlar
50
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Şube
Mersin
7. Bölüm


Yıl 2013
Buse;
Gelinlikçiye gitmek aslında aklımda yoktu. Gelirim desem de fikir değiştirip gitmek istememiştim. Düşününce verdiğimiz sözler gelmişti aklıma. Ne olursa olalım hep beraberiz. Damla benim için çok önemlidir. Kardeşim gibi kızdır. O yüzden son anda karar verip gitmiştim. Gittim de ne oldu peki? Yağız beni gelinlikle gördü de ne oldu? Ben orada Damlanın Yağız ile tamamen olduğunu anladım zaten. Yüreğime kor gibi düştü. Ateş gibi yanıyordu kalbim. Söndürmek için bu alevi, hiçbir su yetmezdi bana. Buradan gitmeliydim bir süreliğine. Biliyorum gitsem de peşimden gelecekti ama olsun. Hemen Selimi aramıştım.
“Alo bebeğim.” Her zaman ki neşeli tavrı ile açmıştı yine telefonunu.
“Selim ne yapıyorsun?” Sesim artık yorgun, bitkin çıkıyordu. Umarım fark etmez diye umuyordum.
“Aşkım biliyorsun babama yardım ediyorum. Bir şey mi oldu?” Telaşlanmıştı işte. Onu telaşlandırmak istemiyordum.
“Çok bunaldım. Kafamı dağıtmam lazım, oraya gelsem olur mu?” İçim daralıyordu gerçekten. Eğer daha fazla burada durursam, yine onları görecektim. Yine canım yanacaktı.
“Tamam, aşkım olur. Atla uçağa gel bekliyorum. Öptüm?”
“Tamam, geliyorum hayatım.” Telefonu kapatıp hemen odaya koşmuştum. Elimden geldiğince hızlı hazırlanmam gerekiyordu.
Hemen valizlerimi hazırladım. Gitmem lazımdı. Herkesten uzaklara gitmem lazımdı. Arabaya atladığım gibi hemen ver elini havalimanı. Oradan da Ankara. Yüreğim çok ağırdı. Bu yüreği artık taşıyamıyordum. Buraya gelmek çözüm değildi ama unutmaya çabalamak için mükemmel bir yerdi. Selimlerin eve doğru gitmek için taksiye atladım. Bu eve 3 seneden beri beşinci gelişim. Ailesi beni çok seviyorlar, bende severim hepsini. Annesi ve babası evlenmemiz için can atıyor ama ben henüz hazır değilim. Önce bu yüreğimdekini söküp atmam gerekiyor.
Taksiciye gideceğimizin yerini söyledikten sonra camdan dışarısını izlemeye başlıyorum. Nasıl da film şeridi gibi geçip gidiyor önümden evler, sokaklar, insanlar. Benim de hayatım böyle geçip gitti işte. Belki geri vitese taksa hepsi dönecek bu gördüklerimin. Şimdi benim hayatımı taksak döner mi peki? Dönmez demi? Ne çok isterdim vitese takıp geri dönmek. Ne çok isterdim zamanı geri almak.
Taksicinin geldik sözü ile parasını ödeyip eve doğru yürüdüm. Çok mütevazı bir aile yapısı vardı Selimin. Öyle zengin değiller ama babası çok iyi bir doktordur. Annesi ise ev hanımıdır. Annesi Melek Hanım da okumuş ama çalışmamış. Hayatını Selime bakmak için çalışmaktan vazgeçmiş. Babası ile de okulda tanışmışlar zaten. Onların en sevdiğim yönü de birbirlerine aşık olmaları. Küçük bahçe evinde oturuyorlar, şirin bir evleri var. Taksiden indiğimi gören Melek teyze hemen koşarak çıkıyor bahçeden vallahi. Sımsıkı sarılıyor bana. Burnuma taze toprak kokusu doluyor. Selim de valizlerimi almak için taksiye gidiyor. Bahçede başlıyor Melek Teyze hatırımı sormaya.
“Nasılsın kızım? Nasıl geldin iyi miydi yolculuk? Yoruldun mu?..”
“Dur Melek teyze soluklan azıcık…” bu ufacık tefecik kadını gerçekten çok ama çok seviyordum. Kendi öz annem gibiydi. Gerçi eskiden Yağızın annesi de öyleydi ama neyse.
“Teyze mi? Ne teyzesi kızım anne de bana anne.” Hemen anne demek mi? Düşününce kötü gelmiyordu kulağıma.
“Peki, Melek anne.” Utanmıştım cidden. Yanaklarımın kızarmaya başladığını hissediyordum. Hemen utanınca kırmızı olurdu yanaklarım.
“He şöyle canım. Sen dur ben sana bir şeyler hazırlayayım.” Bizden önce içeriye koşuyor. Yanım da Selim valizlerimi alıp o da içeri giriyor. İkimiz de sessiz kalmıştık.
“Al yavrum senin için hazırladım.” Diye önüme ekmek arası bir şeyler koyuyor. Gerçekten bu kadını çok seviyorum ben.
“Teşekkür ederim Melek anne. Acıkmışım gerçekten.” Deyip hemen yemeğe koyuluyorum. Gerçekten de acıkmıştım ama.
“Ah bende nasıl biliyordum zaten. Selim gelsene oğlum. Otur sende.” Kadıncağız ikimizi de utandırıyor. Artık kızı gibi benimsediğini biliyorum. İlk tanışmamızdan beri böyle.
“Peki. Siz ne yapıyordunuz bahçede?” hala toprak kokusu geliyordu burnuma. Çok seviyordum bu kokuyu. Hala taze anılar canlandırıyordu bende.
“Çiçek ekiyordum bende canım. Gel istersen yardım et bana olur mu?”
Olmazdı. Hayır olamaz. Yapamam. Ellerim gitmez benim o çiçeklere. Onlar ile hatıram da varken olmaz bu. Ama ben buraya her şeyi geri de bırakmak için gelmedim mi? Evet onun için geldim. O yüzden yapmam gerek.
“Tamam olur. Hadi yapalım o zaman.” Hemen dışarı çıkıyoruz Melek anne ile. Nasıl da benimsemişim. Oldu bu iş, unutuyorum işte. Az kaldı biraz daha unutmak için çok ama çok az zaman. Bahçeye çıkınca ekmeye başlıyoruz. Kaç saat geçti bilmiyorum ama ekmek bana iyi geldi. Kafamdan her şey gitmişti. O sırada yanağımda sıcacık bir öpücük hissediyorum. O da gelmiş bahçeye yardıma bize. Refik Bey hala yok ortalıklarda. Kesin hastanede adamcağız. Hala işini yapan en saygın doktorlardan biridir. Selim yanıma gelince öpücük konduruyor hemen boynuma doğru. Ah! Bu çocuğun bu hareketlerine bazen sinir olmuyor değilim.
“Bittiyse işin, dışarı çıkalım mı?”
“Olur çıkalım. Dur üstüme bir şey alayım biraz.” Yukarı çıkıp üstüme bir şey alıyorum hemen. İnince de aşağı hemen çıkıp gidiyoruz. Yürüyoruz yolda öylece. Ağaçlarla dolu bir yere gelince duruyor Selim. Çimenlere oturuyor hemen. Çekip beni de yanına oturtuyor. Öylece bakıyoruz uzaklara. Ne düşünüyor bilmiyorum. Bende bir şey düşünmüyorum aslında. Aslında olduğum yerde mutluyum. Selimi seviyorum yalan yok. Ama aşık değilim işte. Yağız gibi değil hiçbir şey.
“Ne düşünüyorsun?” gerçekten ne düşünüyordum? Hiçbir şey. Sadece yine Yağızı.
“Hiç. Senin yanında ne kadar mutlu olduğumu düşünüyordum. Ya sen?”
“Bende seni ne kadar sevdiğimi düşünüyordum. Seni hep yanım da istiyorum Buse. Hep yanım da ol. Hiç bırakma beni istiyorum…”
“Ben buradayım Selim. Yanında olacağıma da söz veriyorum. Hep yanındayım.” Gerçekten hep yanındaydım artık onun. Bundan sonra beni düşünmeyeni düşünmeyecektim bende. Kafamı çevirince öpüşeceğimizi anlamıştım. Yavaşça yaklaşmamızdan. Dudakları dudaklarıma değince içimde öyle bir kıpırtı bekledim ama yoktu. Dudaklarımız hemen birleşmişti. Üç seneden beri aşina olduğum dudaklardı bunlar. Üç seneden beri bana bir şey hissettirmeyen dudaklar. Birden ne olduğunu anlamadım öpüşü daha da sahiplenici hal aldı. Öyle arzu yüklüydü ki. Elleri bluzumun içerisine doğru gidiyordu. Biraz daha beklesem burada benimle birlikte olurdu. Ama bu asla olamazdı. Kendimi çekince birden afallamıştı yüzü.
“Ne yapıyorsun Selim?”
“Özür dilerim. Ben, be-ben yanlış anlama ne olur?”
“Bir daha ben istemedikçe böyle bir şey yapma”
“Söz yapmam. Gidelim mi artık?”
“Gidelim.” İkimiz de sessiz sedasız gittik eve. Ben direk odama çıkmıştım. Selimin yüzünü görmek istemiyordum şuan. Yarım saat geçmeden kapı çalındı. Kesin akrabası gelmiştir bunların. Ama biraz daha dinleyince tanıdık olduğunu anladım sesin. Şaka olmalıydı bu? Kesin şakaydı bu. Hemen aşağı indim. Gerçekten oydu. Yağız ve Damlanın burada ne işi vardı ki? Ben kaçmak isterken onlar neden geliyordu, en önemlisi kim çağırmıştı onları buraya?


Keyifli okumalar
wink.png
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar