Foruma hoş geldin, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

OynFrm Reklam Alani OynFrm Reklam Alani
OynFrm Reklam Alani OynFrm Reklam Alani

AŞKIN YÜZÜ | 2. Bölüm

Çevrimdışı

makochi

03ofkosucusu
Katılım
9 Haz 2014
Mesajlar
50
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Şube
Mersin
2. Bölüm
Yıl 2013
Ah aynı şeyi yine bugün de yaşıyordum. Canımı yine en yakınım yakmıştı. Şimdi de aynı şekilde yakıyordu. Suna’yı affetmiştim. Çünkü ona karşı daha büyük hatayı sonradan ben yapmıştım. Ama neden Damla neden? Neden hayat yine bana böyle bir oyun oynuyordu ki? Neden hep benim kalbim acıyordu?
Yıl 2013 Yağız
Onu orada beklemiyordum. Buse’yi Damlanın arkadaşı olarak beklemiyordum. Görünce şaşırdım. Ama en kötüsü onu görmekti. Keşke görmeseydim, her anım benimleydi. Evet, unutmaya çabalıyordum. Unutuyordum da; Damla ile mutluydum. O bana mutluluk veriyordu, ama sadece bu kadar mutluluk… Tamam, Damla’ya haksızlık etmemem gerek sevgi, saygı her şey var ama aşk yok. Buse gibi değil o… Elleri, dudakları, teni hiçbir şeyi Buse değil. Buse’yi görünce hiçbir şeyin bitmediğini anladım. Zaten biliyordum gitmem farklı sebepti. Hayatını kurduğunu biliyordum. Ama o çocuğu Selimi görünce içimde bir şey koptu. Midem de kasılma oldu. Daha önce olmayan bir şey. Ah hayat aşkımı neden bana fazla gördün ki? Onu bu kadar severken neden benden aldın?
Yıl 2009 Yağız
Suna o kıza bir şey diyordu beni affet. Neden diyordu merak etmiştim. Yanlarına az daha yaklaştım. Beni şaşırtan sözleri o zaman duymuştum. O kız; “ Suna neden ben onu seviyordum neden bana bunu yaptın? He.. Söylesene neden ?” diyordu. Suna ise “ Bende onu seviyorum o, o çok eee… “ Buse ise “Evet o çok yakışıklı ve zengin o yüzden değil mi” demişti.
Doğru olabilir miydi? Olamazdı. Hayır, asla… Suna beni seviyordu birazdan inkar edeceğini biliyordum. Ama korkmuştum. Ya etmezse? Ya evet derse? Suna’yı gördüğüm andan beri seviyordum. Gerçekten seviyor muydum? Onunla olmak çok güzeldi. Aşk mıydı bu bilemiyorum. Küçüktüm ama onu istiyordum. Popülerdim neden bana hayır diyecekti ki? Hem o da bir keresinde bende seni seviyorum dememiş miydi?
Sonra Suna cevap verdi “Onu bende seviyorum. Hem evet parasını da seviyorum “ dedi. O an çok şaşırdım. Şimdi hangimizi daha çok seviyordu? Beni seviyordu anladım ama param olduğu için mi seviyordu? Ben bu soruyu kendi kendime sorarken o kız benim yerime Suna’yı dile getirmişti
“O nu parası olduğu için mi seviyorsun ne adice. Ben onu, o olduğu için, sadece o olduğu için seviyorum. Sen ise onu parası için istiyorsun ne yazık sana… Ne, ne yazık ona…” dedi ve gitmişti. Arkasında sessizliği bırakarak gitmişti.
Gözlerim Suna’ya duyduklarımı soracakmış gibi bakıyor olmalı ki, ben daha sormadan “Ben…” dedi. Sözünü kesmedim ama anladım bir cevap arıyordu.
Gözlerime baktı ve “ Doğru değil seni paran için istemiyorum. Para tabi ki önemli yani…” bende ona “Yani.” dedim gözlerime bakarak ”Seni seviyorum” demişti. Bana yetmişti. Bu cümleler o zaman yetmişti. Ben de ona inandığımı belli etmek için hafifçe kıkırdayıp dudaklarından öptüm. O da öpüşüme daha arzulu cevap vermişti. Ama beynim de ki görüntü bana başka şeyler söylüyordu. Onları görmezden geldim. Düşünceleri değil hatta o yüzü bilerek görmezden geldim. Sonra dan da gerçekleri öğrendiğim de anladım. Aşkın yalan olduğunu ya da anladığım şeyin aşkın bir sürü yüzü olduğunu…
Yıl 2013 Yağız
Aşkın yüzü ne kadar da çok değil mi? Bana göre bir sürü yüzü var. İçimi yakan öyle bir yüzü, öyle bir tarafı var ki… Sanki hep canımı yaksın diye kader bana oyun oynamış gibi hissediyorum. Benim aşkımın yüzü acı, benim aşkımın yüzü ihanet. Etrafa mutluluk veren tarafı da, yakınlarıma da aşkın, kalbimin, ruhumun bir parçası… Benim için aşk 4 harfti ama yok ettiler. Paramparça bir tarafa attı beni, ve kalbimi. En güzelim idi o benim, en özelimdi. Ama artık benim için Damla var. O benim ruhum olamasa da kalbimin sahibi olamasa da o benim. Onu üzmemek için her şeyi yapacağımı biliyorum. Onu seviyorum…
Kafam da bir sürü sorular dolaşarak yeni okuluma gitmek için evden çıktım. Damlayı da daha almam gerekiyordu. Damlanın arkadaşları ile tanışacaktım bugün. Aslında kim olduklarını biliyordum. İstanbul’a geldiğimden beri onu takip ediyordum ya da ortak en yakın arkadaşlarımızdan haberini alıyordum. Damlanın en yakın arkadaşı olduğunu biliyordum. Bende onun canını yine böyle yakacaktım. Onu tanımamazlıktan gelecektim. Canını öyle yakacağımı biliyorum. Hiç değişmediğini
biliyorum. Her şeyinden haberim var. Ama artık sıra bende ve ben onun bana yaptıklarını yapacağım. İçimden dua ediyorum canını yakmak benim de canımı acıtır biliyorum. Ama böyle olmak zorunda… İşte düşünürken hissetmek mi dersiniz kalp bağımı bilmiyorum. Ama hissettim işte. Yolumu o tarafa çevirdim. Bana kalbim o yöne gitmek için emir veriyordu. Bir yanım öyle bir sıkışıyordu ki sanki bir şey olabilir diyordu. Ama ben aldırış etmedim. Artık olabilecek hiç bir şeyden korkmuyordum. Artık zaman benim zamanımdı ve ben artık güçlüydüm. Arabam ile giderken oyuncakçı dükkânının önünden geçiyordum. Geçerken o tarafa bakmak için sanki beynim ya da kalbim emir vermiş gibi dönüp baktım. Ve onları gördüm. Buse ve Selim… Hemen tanımıştım. Zaten çocuk ile de tanışmıştık. Ne kadar da mutluydular. Ne kadar da güzeldi Buse. Hep aynıydı aslında. Benim öpüp kokladığım, akşamlara kadar sıcağına sığındımdı. Şimdi başkasının kollarında ona aşk dolu gözlerle bakıyordu. Arabamı bir köşe de durdurdum ve onları izlemeye başladım. Selim denen çocuk ona oyuncak ayı alıyordu. Buse ise ne kadar da saf ve temiz bir şekilde ona bakıyordu. İşte o zaman anladım hayır güçlü değildim. Hayır unutamamıştım. Hayır onu hala aynı aşkla aşık ve aynı sevgi ile seviyordum. Belki içim de bir yerde ona karşı öfke vardı ama o da çoktan uçup gitmişti. Ona bakarken yine benim olsun istedim. Yine bana sarılsın, yine bana baksın, yine bana sıcaklığını, tenini versin. Hiçbir zaman benim olamamıştı. Yoksa o çocuğun olmuş muydu? Onu seviyor muydu? Ona aşık mıydı? Bunları bilmek için neler vermezdim. Onu orda kollarıma almamak için kendimi zor tutuyordum. Dayanamıyordum. Katlanamıyordum. Daha fazla görmemek için arabamı çalıştırıp Damlaya gitmek için gaza bastım. Belki onun sıcaklığı iyi gelirdi. Sahi iyi gelir miydi?
Yıl 2013 Buse
Hayatta tek bir şey istemiştim o da olmadı. Olabilir miydi? Bilemiyorum… Âşık olmak böyle değildi. Hayır kitaplar da böyle değildi. Gerçek hayatta ne kadar acı verici, ne kadar kırıcı, ne kadar üzücü, yorucu… Kalbimin acısını durduramıyorum. Bu hayatta bu ikinci kez arkadaşım yüzünden kazık yediğimi. Tamam Damla onun benim Yağız olduğumu bilmiyor ama bilseydi yine yapar mıydı? Hayır yapmazdı. Damla Suna gibi değil biliyorum. Yağız ah Yağız seni görmeyi beklemezken seni hayatımdan çıkarmışken neden tekrar girersin benim yakın arkadaşım ile çıkarsın ki… Ah Damlam hiç suçu olmayan arkadaşım Allah yardımcımız olsun bu aşk savaşında iyiler kazansın. Suçu olmayan Damla ve Selim umarım üzülmezsiniz. Umarım hayat aldıklarını adil bir şekilde tekrar verir.
Yıl 2009 Buse
Aşk öyle ağır bir yükmüş ki anlamam çok uzun ve acı dolu oldu. Ben onu bu kadar severken o yalanlar içinde hala o kızla olmaya devam ediyor. Artık dayanamıyorum beni fark etmesini çok istiyorum ama olmuyor. İlk defa hayatıma uzaktan baktığım da Yağız’ı beklememin ne kadar aptallık olduğunu anladım. Ben Yağız için görünmez silik bir kızım o ise zaten hayatında olan ile mutlu değil mi? İşte ben bunları düşünürken yanıma yaklaşan o karizmatik çocuğu görememiştim. Tam dönüp giderken yanlışlıkla ona çarpmaktan son anda kurtulurum diye manevra yaparken bir anda ayağımın takılıp düşmeme engel olamadım. Bir dakika düşmemiştim ki ama düşmem gerekirdi. Yo hayır düşmemiştim o karizmatik dediğim beni belimden yakalamış son anda düşmeme engel olmuştu. Yavaşça ona dönerek teşekkür ettim. O ise sadece gülümsedi ve gitti. Bu kadar mıydı yani… En azından insan önemli değil demez miydi? Bu insanların özellikle bu okuldaki popüler insanların yaptıkları buydu. En azından rezil olmaktan kurtulmuştum.Yavaş yavaş sınıfa girip yerime oturduktan sonra masamın üzerinde duran kağıt beni şaşırttı. Kim bana bir şeyler yazardı ki… Kâğıdı açıp içinde ne yazdığını merak ediyordum ve hemen açıp okumaya başladım.
Sevgili GüzellikSeni teneffüste futbol sahasının arkasında bekliyorum ama gecikme olur mu? Gelmezsen kalbimi kırarsın unutma. Şuan kim olduğumu merak ediyorsun biliyorum gel ve öğren J
Bu da neydi böyle? Güzellik mi? Bu kişi kim ise karıştırmış olmalı. Bence yanlış kişiye gönderdi biliyorum çünkü ben güzel değilimdir ki… Ama itiraf etmeliyim ki bu yazılan bana değilse de gururu mu okşamadı değil. Umarım benimdir umarım şaka değildir. Ama en önemlisi kim ki bunu yazan acaba Yağız mı? Yo hayır o olamaz ya oysa? Saçmalıyorum iyice o beni görmüyor ki görmediği varlığınıbilmediği insana neden bunu yazmış olsun ki… En iyisi teneffüsü beklemek ve görmek umarım kalbim doğruyu söylüyorsundur…Yıl 2009 Ekim Yağız
“Evet, kız bence de çok tatlı…”
“Hayır, oğlum ne tatlısı bence çok güzel baksana şu fiziğine, yüzüne, saçlarına…” Bunlar kimden bahsediyorlardı. Ah kesin Sunadan bahsediyorlar kesin. Bu okulda onun kadar güzel bir kız yok kesin oydu. Ama ondan böyle bahsedemezler ki sonuçta o benim sevgilim. Ve benim sevgilim den ancak ben bahsedebilirim. Aslında bu Yağız için koruma içgüdüsü olan bir şeydi. O da bunu bilmiyordu. Onu sevdiğini hatta aşık olduğunu sanıyordu. Aslında gerçek aşkı bulunca kendini koruyabilmek için feda edecekleri her şeye değer miydi?
Yavaş yavaş arkadaşlarımın yanına gittim Berkay’a dönerek “Oğlum kimmiş o bakim söyle de bizde öğrenelim dedim”. Berkay güldü hem de alayla nasıl bilmezsin der gibi. Kesin Suna diyecekken “Tabikide Buse kim olabilir? Yoksa sen Suna mı zannettin? Tamam, Suna da güzel ama baksana ona bir yani Buse’ye keşfedilmemiş biri öyle değil mi? Kokusu bile bir başka…” Bunları gülerek söylüyordu ama neden onu bu kadar kıskanıyor neden ondan bahsetmelerini istemiyordum anlam veremiyorum kendime. Evet, güzel bir kızdı. Hatta fazlası ile güzel kızdı. Asıl çarpıcı tarafı güldüğünde yanağında açan güller gibi gamzesi ve gözleri idi. Gözleri gülerken sıcaklık güven vericiydi. Evet, Buse çok güzeldi. Onu tanıyordum Sevda’nın en yakın arkadaşıydı. Ama ben onu ilk kez görüyormuşum gibi bakıyordum şimdi. Şuana kadar onu görmemem benim kör olduğumun kesin kanıtı olmalıydı. Daha da çok incelemeye başladım. Küçük ama dolgun dudakları vardı. Güzel bir burun, kalp şeklinde bir yüz ne kadar da güzeldi. İşte o anda karar verdim benim olmasını ama Suna vardı ona bunu da yapamazdım onu seviyordum. Kararsız adımlarla sınıfa girip Buse’ye bir not bıraktım. Neden yapmıştım bunu bilmiyorum ama öyle gelmişti içimden. O benim olmalıydı tek bildiğim buydu ve Suna şuan hiç ama hiç umurumda değildi. Bu yüzden o notu yazmıştım ya…
Yıl 2013 Yağız
Damla ne kadar da güzel uyuyordu. Gülerek… Yo hayır gülerek uyuyan Buse idi. O asla uyurken somurtmazdı. Hep gülerdi ama bana gülmeyi çok önceden bırakmıştı. Damla’yı uyandırmadan yanından kalktım doğruca banyoya girdim. Dün akşam çok ateşli bir sevişme olmuştu. Damla ateşli bir kızdı. Yatakta da çok iyi becerileri vardı. Güzel bir kızdı dolgun göğüsleri büyük bir ağzı vardı. Büyük ağızlı kızları sevmezdim ama Damla’yı beğenmiştim. Duştan çıkınca burnuma taze güzel kokular dolmaya başlamıştı Damla yatakta yoktu. Demek ki bana kahvaltı hazırlamıştı. Ah tam da istediğim şey enerji almam gerekti. Dün geceden dolayı bedenim bitkindi. Ama asıl bitkin olan ruhum ve kalbimdi. Unutmam gerekiyordu artık unutmalıydım. İçerden Damla’nın sesi ile kendime geldim. Onu üzemezdim kimseyi üzemezdim artık benim de hayatımı yaşamaya hakkım vardı. “Günaydın beyefendi nerede kaldınız bakınız size omlet yaptım ama sen hala orada durursan yiyemezsin hadi gel.” Sözlerinden dolayı ona sıcacık bir gülüş gönderdim. Ne kadar da iyiydi omleti sevdiğimi unutmayan biri çıkmıştı karşıma işte. Masaya oturup “ellerine sağlık hanımefendi ne kadar da güzel görünüyor umarım elinde güzel olmuştur” diye dalga geçtim. Aslında biliyordum çok iyi yapardı. Yanıma geldi önce yaptığı gibi yanağıma öpücük kondurdu ve yemeğe başladık. Aklıma nereden geldiğini bilmediğim bir anı gelip oturdu. Bir sabah aynı bu şekilde Buse bana omlet yapmıştı. İlk defa yapıyordu bana o gün kavga etmiştik… Aslında ne sevdiğimi unutmaz her şeyi bilirdi. O günde benimle barışmak için omlet yapmıştı. Güzel görünüyordu, güzel kokuyordu ağızım sulanmıştı hemen gidip yanağına öpücük kondurmuştum. Bana bakarak gülümsedi “Hemen yerine bakıyım hadi beğenirsin umarım beni affet salakça davrandım” dedi. Evet, öyle davranmıştı beni tanımadığım kızlardan kıskanmıştı. Kimdi onlar onu bile bilmiyordum ama umursamadım. Bu sabahı kavga etmeden geçirmek tek istediğimdi. Ona gülümseyip “Tabiki de hayatım otururum eminim güzel yaptın ben senin elinden her şeyi yerim” demiştim. Omleti getirip koydu. Güzel görünüyordu. Bir yudum aldım ama bir şey vardı. Çok kötüydü. Çok tuzlu ve baharatları fazla idi. Şimdi ona söylersem biliyordum bana kızar ve hemen kavga ederdik. O yüzden hepsini yemiştim. Aslında sonradan öğrenmiştim aslında attıklarını unutup tekrar atmıştı. Sebebi vardı ama bilmiyordum öğrendiğim de ise her şey için çok ama çok geçti. Anılarımda beni çıkaran Damla oldu. Yüzeme bakıyor nereye dalıp gittiğimiöğrenmek istiyordu biliyorum. Ama ne diyebilirdim ki ona ben senin arkadaşının ara sıra düşünüyorum. Yo ne ara sırası hep düşünüyorum diyemezdim ya… Ona bakarak gülümsedim “ellerine sağlık çok güzel olmuş hayatımda annemden sonra yediğim en iyi omlet hayatım” demem onu sevindirmiş olacak ki o da gülümsedi. O andan sonra kahvaltımız sessiz ve sedasız geçti. Ben pişmanlıklarım için üzülürken o kim bilir ne için üzülüyordu.
Yıl 2013 Buse
Bugün beni terk edişinin 3’ncü yılı Yağız. Çekip gidişinin hayat ile bırakışının… Ellerimden ne zaman kayıp gittin böyle. Ne zaman gitmiştin benden… Beni sevdiğini biliyordum gözlerinde görüyordum bunu, hissediyordum. Ama ne zaman gittin göremedim ben anlayamadım. Sefil oldum sen gittikten sonra hiç düşünmedin mi beni? Hiç mi anlamadın sensiz ölebileceği mi? Hayır anlamadın anlasan bırakmazdın demi? Yapmazdın biliyorum çünkü aşıktın bana aşık. Ah ne kadar yandı kalbim sen gittikten sonra. Üstüne su döküp duman gibi tütmesini bekledim ama sen hep kavurdun beni. Bir kere bana aşkın yüzü sensin demiştin bende gülmüştüm. Aslında benim içinde öyleydi. Aşkın yüzü, teni, sıcaklığı sendin. Sen gidince ne oldu biliyor musun? Aşkın yüzü kör, sağır, dilsiz bir çocuk oldu. Annesinden koparılmış alınmış bir çocuk. Yuvasını terk eden bir anne oldun sen ben ise kanatlarını yeni yeni çırpmaya başlayan bir yavru kuş… Peki, sen geldin ben ne oldum biliyor musun? enkaz bir enkaz oldum. O kanatlar koptu üstüme ağaç düştü. Kalkamıyorum şimdi. Ben ölüyorum Yağız ölüyorum. Sen ise beni daha beter öldürüyorsun. Bunları düşünüyorum bilmiyorsun ama yazacaklarımı tek sen bileceksin sen yokken hayat nasılmış öğrenebileceksin umarım seni suçlamadığımı anlarsın… Asla seni suçlamadım her şeyin sebebi bendim ve sen ancak bu mektubu ben gidince okuyabileceksin üzgünüm Yağız üzgünüm aşkım…
Yıl 2009 Buse
Futbol sahasının arkasında beklemek onun kim olduğunu bulmak ölüm gibi benim için. Hava kışın her türlü buz tutmuş hali ama benim içim ondan da buz tutmuş ya benim ile biri oyun oynuyorsa ya benim için değilse aman Yarabbi işte o zaman utançtan ölürüm ben. Buse’nin düşünceleri bunlar ya o kişi gelecek ya da gelmeyecek beklemek en zor iş burada. Ama o insan gelmedi ne yarım saat sonra ne de bir saat sonra gelemedi. İşte Buse’nin hayattan yediği ilk ağır darbe bu oldu. O yalnızlığı ve ona oyun oynadıkları düşüncesi ile giderken Yağız ise saniyeler ile kaçırdı onu. Ne Buse gördü Yağız’ı ne de Yağız gördü Buse’yi. İkisi de birbirlerine kırgın, başkaları yüzünden olan ama bilmedikleri halde ilk ayrılıklarını yaşadılar. Buse salaklığına üzülürken Yağız ise onu istemediklerini düşünüyordu. Aslında ikisi de bilmiyordu aşkın ağına nasıl düştüklerini bu ağ da ya onlar örümcek gibi sarınacaklardı ya da ikisi de ağlarının başkaları tarafından çözülmelerine razı göstereceklerdi. Aşk onlar için hem ölümcül hem de lokma olan hayat suları olup çıkacaktı. En kötüsü ise kadere boyun eğemeyip yaptıkları hatalar olacaktı. Ve uzun uzun düşünecekleri şey kaderi biz mi yazabiliriz yoksa kader mi bizi? Onlar kaderlerini yazarken aslında kader çoktan yazmıştı onları…
Ah kader ne kötüydü. Sevdiğim çocuk en yakın arkadaşım ile ben ise bilmediğim saçma sapan tuzaklara gider oldum. Ama en çokta Suna’yı karşımda görünce oluşan şaşkınlığım oldu. Evet güzel kızdı. Herkes peşinden koşarken ben onun gölgesinde kalan geri plan kızıydım. Onun en yakın arkadaşı olmama rağmen benim Yağız’a aşık olduğumu bilmesine rağmen karşımda durması beni sinir ediyordu ama o benim arkadaşımdı. Affedemez miydim? Evet ederdim. Ama yüreğime ağrıyı düşürdü. En yakınımdan gelen bu darbe ile hayatta öğrenmediğim acıları hissettim ama onu affedebilirdim. Bunu yapabilirim. Bana yavaş yavaş yürüyen bu kızı affedebilirim.Yanıma gelen Suna’nın yüzünden okunan pişmanlığı gördüğümde içimde açılan boşluk çok büyüktü. Aşk mı arkadaş mı diye soran olsa ben arkadaş derdim ve dedim. Suna ile birbirimize koşarak hemen sarıldık. Suna “özür dilerim gerçekten özür dilerim ben, ben seni çok seviyorum arkadaşım ama Yağız’dan da hoşlanıyorum bilmiyorsun ama hoşlanıyorum.” Ben daha ne diyeceğime bilemeden yüzüne baka kaldım. Ben de ona aşıktım. Şimdi ne diyecektim Sunaya. Susma mı fırsat bilen Suna hala ondan hoşlandığını söylüyordu. Artık dayanamıyordum susması için; “Yeter Suna, tamam anladım. Önemli değil gerçekten…”“Ne demek önemli değil bak Buse…”“Asıl sen bak Suna, ben onu sevmiyorum ondan hoşlanmıyorum gerçekten de. Ben sadece öyle görünce bir an ne bileyim, biliyorsun okulun en popüler çocuğu…”“Evet, biliyorum” dedi Suna. Nasıl bilmezsin onunla çıkan sensin zaten. İç sesim ile savaş vermek ne kadar da zormuş aslında. Suna ile barışmıştım işte… Neden hala içimde bir yerler kanıyordu? Neden hala içim de acı beni param parça ediyordu ve ben neden bu savaşı kazanamıyordum ki…?
Keyifli okumalar
wink.png
10366033_738156049569008_3160036148744520036_n.jpg
 

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın yada üye olun!

Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın veya kayıt olun!

Kayıt ol

Forumda bir hesap oluşturmak tamamen ücretsizdir.

Şimdi kayıt ol
Giriş yap

Eğer bir hesabınız var ise lütfen giriş yapın

Giriş yap

Tema düzenleyici

Tema özelletirmeleri

Grafik arka planlar

Granit arka planlar